Pazartesi, Aralık 16

imeceyi Avrupa'dan öğrenecek değiliz:)

Geçen günkü yardımlaşma konulu yazımın ardından gelen yorumlar bir bakıma kendimizle ne kadar çeliştiğimizi gösterdi. Öncelikle hepsine yürekten katıldığımı söylemek istiyorum, zira ben de sizler gibi bir yandan elimden geldiğince ihtiyacı olanlara yardım etmeye çalışırken bir yandan da "her şeyi de halktan beklememek lazım, nerede bu devlet?" diyenlerdenim. Bana sorarsanız böyle hissetmemiz de çok doğal. Çünkü, normal şartlar altında devletin topladığı vergilerin halka hizmet olarak geri dönüyor olması gerekir. Bu sağlık hizmeti de olabilir, eğitim veya barınma hizmeti de olabilir, işsizlik yardımı da olabilir. Normal şartlar altında devletin gayesi tüketimi körükleyip dar gelirliyi ekonomik krize sürüklemek yerine gelir dağılımındaki eşitsizliği ortadan kaldırmaya çalışmak olur. Normal şartlar altında bir devlet önce kendi kendine yetecek hale gelir, ancak ondan sonra başkalarına kucak açar. Dikkat ettiyseniz hep "normal şartlar altında" diyorum, çünkü hepimiz biliyoruz ki normal bu ülkede pek rastlanamayan bir olgudur.

Hal böyle olunca bizler de kendi çapımızda Van'da hala daha sokaklarda olan depremzedelere, Güneydoğu'da yırtık ayakkabıyla karda okula giden çocuklara veya yana yakıla kan ve ilik arayan hasta yakınlarına çare bulmaya çalışıyoruz. İş başa düşünce çok da güzel yapıyoruz bunların hepsini, ne de olsa imeceyi Avrupa'dan öğrenecek değiliz:) Ama gel gör ki iş niye halkın başına düşüyor onu da içten içe düşünmeye devam ediyoruz.

Avrupa demişken o konuya da değineyim.. Eminim hepiniz Türklerin ne kadar da yardımsever oldukları, başka yerde başınıza bir iş gelse kimsenin kafasını çevirip de yardımınıza koşmayacağı vb. yorumlar duymuşsunuzdur. Özellikle de soğukkanlı addedilen Avrupalılar zan altında bırakılır büyük bir iştahla! Türklerin yardımsever oldukları bir gerçek; ancak belirli bir gelişmişlik seviyesinin mevcut olduğu ülkelerde gereken desteği devlet zaten sağlıyor olduğundan siz birey olarak başkalarının sağlık sorunlarını, can güvenliklerini, eğitim sıkıntılarını, geçim dertlerini düşünmek zorunda kalmazsınız. 

Misal, bir kaza geçirdiğinizde yanınızdan geçen bir Avrupalı'nın karga tulumba sizi arabasına koyup hastaneye yetiştirmiyor olması yardımsever olmayışından değil, böyle bir davranışa ihtiyaç olmamasındandır. Yapacağı tek şey ambulans çağırıp bilgi vermektir, zaten o ambulans da tam teçhizatlı olarak birkaç dakika içerisinde yanı başınızda bitiverir. Sokaktan geçen adamın karga tulumba sizi taşımıyor, sağa sola çekiştirmiyor olması da bana kalırsa sizin hayrınızadır; malum bizim yardımsever ülkemizde trafik kazasından sağlam çıkıp hastaneye götürülürken sakat kalanlar var. 

Can güvenliği konusunda da yandaki fotoğrafla bir örnek vereyim. Tek bir şey söyleyeyim, polisin yanı başında diz çöktüğü kız kapkaça veya tacize falan uğramış değil, yalnızca morali bozuk ve gecenin bir vakti sokak ortasında ağladığı için polis gelip ona yardım etmeye çalışıyor. Polis halkının kafasına kapsül saplayanlardan değil belli ki, o nedenle de "hoopp noooluyo kardeşim orda!!" diyen cesur mahalle abilerine ihtiyaç kalmamış.

Eğitim, işsizlik, çocuk yardımı vb. örnekleri de siz çoğaltıp yorumlarınızı bana yazın, hadi bakalım:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder