Salı, Aralık 10

yüzzlerceee otobüs aldııık (peki minibüsler kalkıyor mu?)

Başbakan bir yandan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) diğer yandan her fırsatta kaç yüz yeni otobüs daha aldıklarını yedi düvele ilan edip duruyorlar. Esasında vergileriyle o otobüsleri alan başbakan değil halkın ta kendisi ama neyse, konumuz bu değil. İstanbul'un cinnet geçirten trafik sorununu çözebilmesi için daha çok otobüse ihtiyacı var, bu kesin. Lakin, merak ettiğim bazı noktalar var.

Yüzlerce otobüs nerede? Zira ben Bostancı'dan Kadıköy'e gitmek için en az 20-30 dakika otobüs bekliyorum. 30 dakika sonra gelen balık istifi otobüse binebileceğimin de garantisi yok üstelik. Bizim buralardan AKP'ye oy çıkmıyor diye otobüse binme hakkımız mı yok acaba? Veya çok zengin bir muhitiz de hepimiz arabalarımıza mı binmeliyiz? Yoksa nasılsa artık metro var, ne olur canım E-5'e kadar 3 km yürüyüverseniz diye mi düşünüyorlar? Banliyo trenini kaldırıp sağı solu hepten kilit ettiklerini de birileri kendilerine hatırlatırsa sevinirim. İçimden bir his bütün bu gıcır otobüsler birkaç yıl önce adını bile bilmediğimiz; makarna, kömür dağıtımlarıyla meşhur o semtlerin hizmetine sunuluyor diyor. Eğer öyleyse AKP'nin A'sına olan inancım korkarım zedelenecek!

Minibüsler ne zaman kalkıyor? İBB diyor ki İstanbul'da İkarus dönemi bitti, artık çevreci ve engellileri düşünen bir toplu taşıma sistemi var. Çok güzel, peki o zaman Kadıköy-Pendik hattı başta olmak üzere minibüsler ne zaman kalkıyor? 

Dedim ya yüzlerce yeni otobüse rağmen 20-30 dakika bekliyorum diye, geçenlerde üşenmedim saydım. Otobüs beklerken 41 tane minibüs geçti önümden. 3-4 değil bakın, tam tamına KIRK BİR tane! Tahmin edersiniz ki 2 şerit yolda bu minibüsler dörtlü gruplar halinde yolcu kapma yarışındalardı, içlerinde seyahat edenler de muhtemelen o dur-kalklar yüzünden ayran kıvamındalardı. Çünkü  %90'ının psikolojik tedavi görmesi gerektiğine inandığım sürücüleri sağ olsun minibüsle seyahat ediyorsanız trafik akmasa da bulunduğunuz yerden fırlamamak için adeta kazık çakmanız lazım. Üstelik artık her kim denetliyorsa, minibüs sürücüleri toplu taşıma araçlarında yasak olmasına rağmen bir ellerinde sigara, diğer ellerinde de telefon varken araç kullanabiliyorlar. Gördüğüm kadarıyla ışıklar, hız limitleri vb. trafik kurallarından da muaflar. Henüz 30 metreden fazla aynı şeritte kaldığına şahit olmadığım bu sürücülerin dakikada 11 kere kornaya basabilme yeteneklerine de ayrıca şapka çıkartmak gerekiyor herhalde! Adı minibüs caddesi olarak anılan bir yolda, trafik zaten milim milim ilerliyorken, her el kaldıranı yunus misali havada kapıyorken, neden bir de korna çalma gereği hissediyorlar bir keresinde dayanamayıp sormuştum, "öyle gerekiyor" demişti sürücü. Mesleki eğitimlerinin bir parçası olsa gerek, kadın aklımla pek bilemiyorum tabii. 


Beğenmeyen binmez diyenler olabilir, peki minibüslerlerin bizzat sebep olduğu trafik sorunları çözülecek mi o zaman? Veya tıpkı geçen gün haberlerde izlediğimiz gibi kopup gelen bir minibüsün üzerime düşmesini önleyebilecek miyim? Çevreyi korumaktan, engellilerden bahsediyor İBB, yahu minibüs denen çağ dışı ulaşım aracı evvela akıllara zarar! Abarttığımı düşünenler Google'da minibüs terörü diye arasın.
 
Hazır bugün K. Kılıçdaroğlu kendince tarihi bir çıkış yapmışken, fırsattan istifade ben de geri kalmayayım, öyle değil mi ama?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder